24.9.06


"ne dinliyorum özelliğini aç"
kişisel iletiniz "teoman-istanbulda sonbahar" olarak değiştirildi"

Sonbahar geldimi dersin? geldi derdim böyle bir soru sorsaydın.
Ne biliyim. O eldivenlerinin kesik parmakları kadar çok seviyorum seni bile derdim bak.
Şimdi gözlerini kapat ve hayal et.
Kuruçeşme parkının sol alt tarafında, denize en yakın beyaz bir bankta, ellerin ellerimde, eldivenlerin "erkek arkadaşıyla buluşmaya giden ablasının yanında olması ve onları birbirlerinden elinden geldiğince uzak tutması gerekirken, canı sıkılan ve güvercinleri sayan kızkardeşler gibi"
Başın omzumda, üzerinde krem rengi bi palto, üzerimde büyük yükü bu sevda'nın.
Canım çıksa, çıkan canımı alıp bir saksıya diksen bu aşk ancak bir sonraki sonbahar'a.
Bir park düşün, parkın ortasında iki yürek, sonbahar, tanıştığımız gün susam attığımız yavru güvercinlerin büyüdüklerini görebilmek.
bide, seni sevebilmek işte.
"seni sevebilmek"

19.9.06


























photograph by emre dogru>karaibrahimnilgil

18.9.06

fotograf bulunamıyor!

biliyor musun az az yasiyorsun icimde
oysa ki seninle guzel olmak var
ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
derken karanfil elden ele.

goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
birlesiyoruz sessizce. - edip cansever

14.9.06

Başıma gelebilecek en güzel şeylerden biri oldu bugün,
Şöyle düşünün; çok sevdiğiniz bir oyuncu var ve sabahın köründe önünüze çıkıyor.!
size gülümsüyor, gözleri ışık.
Altan Erkekli, Türkiye'nin babası. Seni Seviyorum

Bide iki tane taze ceviz yedim bugün, ikiside henüz yeşil kabuğundaydı, ellerim yemyeşil hâlâ. İlki acıydı, ikincisi mis.
Bide mecdiyeköy'de bi kız gördüm bugün, vatan gazetesinin önünde zincirlikuyuya doğru yürüyen. Çok güzeldi, adı Piraye olsaydı keşke...

12.9.06

yaklaşık dört-beş ay önce her pazar elinde penguen'in son sayısı, Kızılay; Turan kitabevinin karşısındaki çayevine giren, girmeden önce üşüyen, üşürken annesini düşünen "ben".
Yaklaşık 14 ay vatani görev için bulunduğum Ankara, her ne kadar onunlayken nefret etsemde şu sıralar hafif-hafif özletiyor kendisini.
Hayır, sakın İstanbuldan çok sevdiğimi falan sanmayın Ankara'yı. Ben Ankaranın en çok İstanbula dönüş yolunu sevenlerdenim. Ama ne biliyim işte, Bayındır sokağın sonundaki 3e'nin; o sempatik garsonunu, peynirli omletini, sabahın köründe çaldığı kazım koyuncu şarkılarını, duvarlarındaki makro fotoğrafları özlemiyorum diyemem.
Garip bi duygu gerçekten. Bir gün aslında sevmediğini sandığın bir yere özlem duymak...
-* * * -
Haftasonu günübirlik bir turla sülüklügöle gitmek, şu sıralar gerçekleştirmek istediğim tek şey.

10.9.06


dün dedim ki kendi-kendime; ulen madem yaşıyoruz şu "üzerine kusulacak" dünyada, birazda mutluymuş taklidi yapalım bari.
Sonra düşündüm ki, aslında kendi hayat akışkanımla ilgili sorunlar, sorun değil, asıl sorun ülkemin ve hatta "üzerine kusulası" dünyanın gidişatı ile ilgili.
Örnek verecek olursam; Şöyle düşün mesela
-Ay aşkım afrikada saniyede yüzlerce çocuk ölürken ben maniküre gittim. iyi yapmışmıyım?
veya
-Alooo cemil, lan akşam halı sahaya gel. Çocukların üzerine misket bombaları yağarken filistinde karşı mahalleyle maçımız var, taraftar lazım.

Bu ve bunun gibi binlerce örnek verebilirim aslında, doğu Türkistanda Türk kardeşlerimize ırkçılar tarafından zulüm yapılırken.

Azıcık mutlu taklidi yapsam bile kusasım geliyor dünyanın ta göbeğine.

dı waşington post 10.09.2006 - 25t

7.9.06

Sabahtan şu ana kadar (13:49) ağzıma bir lokma koymadım.
Sanırım Eylül çarptı beni,
tek isteğim bir an önce akşam olsun.
Söz; hergün bir sonraki güne ertelediğim "sahilde bir dal duman" aktivitesini yapacağım bu akşam. Eylül efkarını en iyi dağıtan şeydir sanırım sigara. ama bir dal sadece, Aydan-aya bir dal.
bide; dün beşiktaşa inerken barbarosta'ki bir billbord'da gördüm, hani halley afişi varya, kocaman gülümseyen tatlı bir kız var afişte. İşte o afişin altına aynen şöyle yazılmıştı;
ama olmazki böyle... hepimiz mutlu değiliz belki.
bunu yazan arkadaşla tanışmak istiyorum, cidden çok yaratıcı.

4.9.06


gecenin bi vakti, bi tostosu gelinlik kız gibi giydirdim sanırım. Ama fazla Feminem bi renk oldu. Pink. Hahh bak şimdi hatırladım. Böyle bi radyo var 104.2 frekansında, ikide-bir nil çıkıp; "Bende pink dinliyorum, ayrıca pink benim en sevdiğim renk"diyor.
Bide acayip sıkıştım şuan, anne çişim geldi diyesim var.
.
Hamiş: Blog istatistiklerine bakıyorumda google'dan buraya gelenler gayet bilinçli kullanıcılar, mesela "sedef delen" ismini arayıp gelenler var, autoban212, sefer çağlar, uras&dilekci studio, ece sükan gibi şeyler aratıp gelenler var. Hepsini bilinçli google kullanıcıları oldukları için kutluyorum. Yalnız geçen gün "iz kek" diye aratıp gelen bi web kullanıcısı vardı ki, o akşam büyük ihtimal kocasını "ece sükan mı güzel, ben mi?" gibisinden sorularla terletmiştir. Tabiki sen güzelsin ablam, ece sükan yapabilirmi iz kek söyle bana?

3.9.06

ateş-kes
.
eğer 20mi küsür yıllık ömrümün kefareti olacağını bilseydim ölümümün,
durmazdım bi dakka daha şu boktan dünyada.
sus.
.
(sabah kahvaltılarında aç insanların varlığı geliyorda aklıma, tüküresim geliyor kendi suratıma)
.
* * *

2.9.06
















Albeni için bi bahane lazım şimdi bana,
Gecenin bi körü vega dinlemek kadar iyi gelen bişey varmı şu dünyada?
Yarın yedide kalkılıp işe gidilecekmiş, gözlerimin önüne çocukluğum geldi bak şimdi. Milliyet çocuk dergilerini biriktirirdim ben o zamanlar, sonraları öğrendim yaşadığım topraklarda "ersin karabulut" gibi bi insan yaşamaktaymış. Hatta aynı dönemde çocukmuşuz ikimizde...
Sonrasında terfi etmişiz kazık kadar herifler olmaya, bak bu laf iğrendiriyo beni kendimden. "kazık kadar herifler" halbuki hiç büyümek istermiydik çocukken? -evet tabiki isterdik- çünkü yalnız koca-koca abiler bakabilirdi çıplak kadın resimlerine, bize ise ayıptı,günahtı,küçüksün sen dahaydı.
Yarın rock'n coke'a gideceklere bi sözüm var; "evinizdeki rahatlık batıyormu arkadaşım"
Bide çok güzel şeyler oluyor bu günlerde, ben bu ülkeyi çok seviyorum bak.
Bide her sabah emirganda oltasıyla balık tutmaya çalışan kızı imrenerek izliyorum geçerken yanından.
Hani kar yağınca bembeyaz olurya ortaköy parkının çimenleri, gümüşşuyu asker hastanesi nöbet kulubesinde ellerini ısıtmaya çalışan bi asker olur hep, bir dal sigara yakarsın ve dumanını eldivenine üfleyip ısındım sanırsın.
Seviyorum lan hepinizi diye bağırasım var bak, ama içinizden biri heyecandan uçuracak kalbimi.
Şimdi Albeni için bi bahane lazım bana...

1.9.06