31.7.06


hazırladığım görsellerden bir örnek.

29.7.06

Bugün benim doğum günüm,
yalnızım.
Şu güneşli günlerin bir gün biteceği ne kadar aşikâr değilmi? Ne bitmiyor ki hayatta, çocukluğumuz, ilk gençliğimiz...
...
Nice güneşli günleri geride bıraktık, yıllarca yazları hep kış ayını arzulayanlardan olduk...
Marjinalmisin ulan ???
Hayır, Feyruz ne kadar marjinalse; bende o kadarım bu dünyada.
...
Her cuma, yıllardır her cuma gecesi ibrahim paşalı dinleyecek kadar potansiyel sürü koyunu olan ben, evet marjinal falan değilim hayatta, ama pek memnun değilim şu sıralar dünyadan
...
Belki kış gelse, tünelden çıkıp galatanın olanca griliğinde, silüetine baksak şehrin. Bak ben dünyanın orta yeri bellemişim galatayı, ondandır belki bu kasvet, gönlümün açılır-kapanır köprüsünde.
saat 00:15. 105.3 frekansında misafirim, yıllardır her cuma dinlediğim ibrahim paşalıyla gece yolcusu, teoman çalıyor,
İstanbulda sonbahar...

26.7.06


şu sıralar hararetle dinlemekteyiz...
REBEL MOVES

24.7.06

bir hayat,
mahçup ve duru
Tanrım;
gülleri ve sessiz harfleri koru.
ibrahim tenekeci
Bugünlerde şiir ve bunalım kaplamış halde dört bir yanımı. yaşıyormuyum, yaşamayamı çalışıyorum belli değil. Bol-bol dua etmeye çalışıyorum, Dua etmek ne kadar yakışıyor insana.
Kuran-ı Kerim okumak istiyorum, Mesnevi okumak istiyorum, "Ölürse ten ölür canlar ölesi değil" diyen Yunus Emre'nin dualarına icabet etmek istiyorum.
Dedim ya, herşeye-herkese inat, bu akşamda evimde ailemle olduğum için şükrediyorum...

23.7.06

Bugün bir-kaç işim için istiklal caddesine gittim. İzlenimlerimi size aktarmak istiyorum.

* İstiklal caddesinde yürürken niye insanlar oldukları gibi davranmıyolar?
* Özellikle Tünel yakınlarında (mısır apartmanı önü) insanlık dışı giyimleri ve renk kartelalarında bile olmayan renkli saçlarıyla acayip gençlerin heba olduklarını üzülerek seyrediyorum.

* Mısır apartmanı demişken bak aklıma geldi; Mehmet Akif Ersoy'un uzun süre kaldığı dairesi şimdilerde cafe-bar olarak işletiliyor, içim sızladı...
* Birde accessorize ye bileklik bakmaya girdim, görevli kıza erkek bölümü nerde dedim? şurada diyip en dipte küçük bi askıda. Bu kadar mı erkek bölümü dedim, kız gülerek bu kadarı bile size fazla dedi. gülüştük birlikte...
* Bide karar verdim, sıraselvilerde oturmak bana çok yakışır, bigün olmalı, birgün olmalı...


alakasız hamiş : Bide dün yatarken düşündümde o kadar ajansa dışardan iş yapıyorum, adam gibi para-pul yolladıkları yok, geçen sene ünlü bir spor markasına kurumsal ve logo çalışması yaptım, benim tasarladığım logoyla akmerkez'de mağaza açtılar, bugün ben yine yolsuzum.

21.7.06

ton balıklı salata tadında...

Millette bir tatil muhabbeti değme gitsin...
Halbuki bu yaz pekte sıcak değil, ya da bana öyle giliyor...
havuz başında bikinili kızlar, tey...tey...

bide alemin en ciks ajansı loop agency huseyin unal'in defilesini çekmiş,montajlamış ve sitesine eklemiş, ellerine sağlık http://www.loopagency.net/video/larussia.mov

Bide bir gün katolog çekimim falan olursa "ilkay muratoğlu" yapsın çekimleri, ya da minicik&chardak yapsın :)


Bide dün yine "tavutta rövaşata"yı izledim, hüzünlendim. Alemin en güzel filmi seçtim sonra.


bide lanetliyorum israil'i, amerika'yı...
ve diyorumki inatla; kalbim seninle BEYRUT

18.7.06

sen, her sabah gördüğüm yeşil tshirt mavi jean ve kahve pumalı güzel şey.

bak sana ne diycem!
yeniköy kahvesinde bi kahve,
kırk yıl hatrımız olsun birbirimize.

16.7.06

Ortaya karışık...

*Bugün üzerime bir-iki t-shirt almak için metrocity'nin yolunu tuttum, Metrocity bence türkiyenin, istanbul'un en güzel alışveriş merkezi, birkere basık bir havası yok, cevahir,profilo ve akmerkez'in aksine yüksek tavanı insanın nefes almasını rahatlatıyor.

*Dikkatimi çeken diğer şeyde mağazaların vitrinleri, özellikle Türkiye'de vitrin tasarımları Dünya standartların yakaladı, hatta görsel açıdan bizlere şölen yaşatan Türk tasarımcılar Dünyadaki meslektaşlarını solladılar diyebilirim.

*Bu vitrin işi en çok bizim güzel sanatlar mezunlarına yaradı herhalde :)

*Bide Accessorize'nin takıları ve bilekliklerine bir gözatın derim, çok şıklar..

10.7.06

Anlatacak pek bir şey yok aslında,

Her günüm bir öncekinden daha kötü geçmeye başladı. İşten gel, eğer evde hazır birşeyler varsa aşır, yoksa meydandaki küçük cafe'de bi kaç simit, eğer mutluysam o akşam birde un kurabiyesi.
İstanbul yavaş-yavaş boşalmaya başladı bide.
Bide; yaz hâlâ tam olarak gelmiş sayılmaz, akşamları sahile dalgalar vuruyor, oysa o bilindik yaz akşamları çarşaf olurdu deniz.
Bide; Rasim Özdenören'in bir sözü geldi bak şimdi aklıma "istanbul azıcık eter ve iyot kokusudur" diyordu'ya hocam valla doğru.

Birde;

Şuan'da tutacağım dileği gerçekleştireceğini söyleyen bir peri gelse yanıma, ne para-ne aşk-nede uzun bir ömür isterim... sadece bu geceliğine nil otursun karşımdaki sandalyeye, ona hayat tadında bir çay demliyeyim sonra, ve sabaha kadar dertleşelim.

işte böyle sevgili, anlaşılacağı gibi azıcık efkar var şu sıralar hayatımda.

4.7.06

Yaz geldi ya,

ben de saçma sapan bir kış özlemi başladı. Kış geldiğinde yazı özleyen ben, yaz geldiğin de yine aynı acayipliğimi ortaya koyup Taksim meydanında "durun kalabalıklar, ben soğuk karlı havalar da avuç arası sıcak siğara kokusuyum" diyecek kadar anormalleşiyorum. (tötüm yemiyor haliyle)

-Boğazını aksatma, hava değişimi grip olursun koyverme kendini, atletini temmuz 20 diyene kadar çıkartma...
-tamam anne, bana bişicik olmaz anne, seni seviyorum anne...

2.7.06