27.4.07

Kıskançlık nasıl bir şeydir Allah aşkına be kuzum.
Mesela ben, sevdiğim insanları çok kıskanırım. Bununla beraber sanırım kıskanılmakda istiyorum.
Mesela minibüs'de en arka dörtlü'de iki bayan arası boşsa kesinlikle oturmam, çok müşgül durumlar dışında tek bayan yanına bile oturmamaya çalışırım. Nedeni basit; sevgim, Sevdiğim insanın onu ne kadar önemsediğimi, o görmese bile aksettirmek. Aklımdan hiç kötü birşey geçmez oysa. Sanırım kıskançlık denilen şey'in bu kadar fazla aksetmesi hormonel bir bozukluk. Sahi be okur, varmıdır acaba kıskançlık hormonu diye bir hormon? meraklardayım doğrusu.

güzel ve güneşli haftasonları...

24.4.07

Pazar günü müthiş'di.
Canparem'le Beşiktaş'da buluşulup sahil trafiği aşılarak Yeniköye gidildi, Emek kafe'de doyumsuz bir kahvaltı yapıldı. Yeniköy'de dolaşıldı. Mazhar Alanson görüldü, 5-10 metre uzakdan caddenin karşısından izlendi. Yorgun bir hali vardı, hatta bavulu elindeydi ve küpesi, herzaman'ki gibi hayranlıkla baktık kendisine. Sonra Yeniköy sokakları arşınlandı. Bilerek Kaybolunup, İstanbulun içinde bir cennet bulundu. İnsanın sevdiği yanındaysa heryer cennet'di, bir'de yeniköy sırtlarındaysanız cennet plus'dı :)
Pazar güneşi yüzümüze vurup ısıttı içimizi, emirgan'dan sahili arkamıza alarak iç sokaklara tırmanıldı. Tek hedefimiz boyacıköyümüze varmak'dı. Boyacıköy sokaklarında bir daha anlaşıldı'ki; İstanbul gerçekden bir cennet parçasıydı. Ve o sakin sessiz sokaklar, insanı Dünyanın orta yerinde küçük bir ege kasabasında hissedirebilecek kadar güzeldi. Bol bol sıcak asfalta uzanmış köpek görüldü, sarmaş dolaş bir ömrün önsözü okunuyordu ve bunun farkında olup ait olduğumuz yerde olduğumuz için hamd ediyorduk Allaha. Emirgandan Hisara yüründü, Sade kahveye oturmaya ramak kalmışken midelerin boşaldığı anlaşıldı. Bebek'de Waffle yemek istendi, ama o uzun sıra aç karna beklenemezdi. Bir sonraki Pazara bırakılarak Ortaköye geçildi ve kendisine büyük bir hayaranlık beslediğimiz Mantı yenildi. Sonrasında Taksime çıkılıp, istiklale sapılıp İnci'de profiterol yiyip vucud şeker oranı zirveye ulaşdırıldı. Kahveler için Ara'ya gidildi. Kadir Meksika usulu sıcak çikolatasını canparesine dudaklarıyla içirirken ikiside zaman dursun istiyordu.

Yeşil Zeytinim; iyiki varsın.

21.4.07

Sistemsensin'in müzik dergisi Basatap'ın yepyeni arayüzlü ilk sayısı yayında!


18.4.07

Şehnaz'ıma;

Her şey yapılabilir
Bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine

Bir beyaz kağıda
Her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
Her şeyden
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden açan soran bere budak yok
Bir şiir istersin
İçinde benzetmeler olan.
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok

Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine

Sana bakmak
Suya bakmaktır
Sana bakmak
Bbir mucizeyi anlamaktır

Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvanlar değil tüccarlardır
Sen öyle göz
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır

Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzamaya başlar

Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
Allah'a inanmaktır


(şiir: yılmazerdoğan)

13.4.07

Sanırım blog'da daha önceden'de Koray'ın fotograflarını beğendiğimi söylemiştim. Renk uyumunu bu kadar iyi yansıtan kaç fotografcı vardır ki sizce?

11.4.07

gözümüz doymuyor anneanne.
O kadar az şey'in farkındayız ki şu hayatta.
Güzel günlerin, aşkın, güneşin, toprağın ve suyun.
O kadar az farkındayız ki; biz olmanın heyacanını.
Aysonu verilecek bordro kağıtları ile banka kartlarının arasına sıkışmış durumdayız nedense. İlk doğumumuzdan bu yana öğretilenler arasında "az ile mutlu olmak" yok hiç. Tek bildiğimiz "hep daha fazlası, hep daha iyisi".
Ama en azından anneanne; bunları düşünen insanlar var. Ve o insanların varlık sebeplerine binaen yaşıyoruz şu pespaye dünya'da.
lambasının çerçevesini çevreleyecek yeşil camın hayalini, yeşil ve kırmızı jaluzilerini sonuna kadar açıp, güneşin ışıklarının odasına dolmasını ay çöreği gülümsemesiyle izleyen, sevdiğinin saçlarını eliyle dağıtan-lar, var.
onlarda olmasa anneanne,
ne önemi kalırki damatlığımızın altına giyeceğimiz convers'in renginin.
dışarıda yağmur, dilimde şarkın; mavikuş her daim şarhoş

7.4.07


Saat 3.
gecenin bi körü oldu ve ben mal-mal ekrana bakıyorum.
İnternet bazen o kadar çok sıkıyo ki. Verebilirmi hiç; cihangir sokakcağızlarında gezip tozmanın, sevdiğinin yanında olmanın, kahve6 'da oturup sütlü çikolata içmenin hazzını?
veremez tabii, hiç bir zamanda veremeyecek.
Yarın çektiğim fotoları tab ettircem, sirkeciye inip film alıcam ve oradan buradan biraz zaman dondurcam.
İstiklal bugün çok kalabalıkdı, o koskoca caddede kendimi o kadar yalnız hissettim ki, sağımdan solumdan akan insanları birilerine benzettim hep.
Şimdi yatıcam.
saat 3ü7geçiyor.
iyi geceler .

3.4.07

Sevmek; Sevdiğinin mutluluğu için herşeyden (kendi mutluluğun dahil) vazgeçmen değilmidir zaten?