26.10.06

Pazar günü bir süre akm nin önünde bekledikten sonra gezi tarafından gelen memo'yu görmemle birlikte buz kesmiş olan vucudum birden ısınıverdi. Zira memoyla görüşmeyeli yaklaşık 3 ay gibi devasa bir süre oluyordu ve cidden ben bu ayrılık sürecinde elemanın suratını unutmuş vaziyetteydim.
Bir erkek için vazgeçilmeyecek dostları vardır. Sosisli siparişi verirken büfeciye; "2 sosisli, yeşillik hakkımızı helal edip fulll mayanöz istiyoruz" cümlesinin çogul ekinin yerini başka hiç bir şey dolduramaz.
İnsanın yakın dostu olması iyi bişeydir. Yolda yürürken karşıdan gelen, minibüs sırasında sıranın başındaki güzel kızları başka hiç kimseye "ufff aga gördünmü" gibisinden dağ adamı teleffuzuyla gösteremezsin.
En iyi iki dost arasındaki paylaşım insanın gözlerini yaşartacak cinstendir. Yan-yanayken; Metroda ikide bir bakan, bariz gol pasları veren kızları; ah kanka sen ilgilen belliki bu pas sana gibi fairplay ve bilimum centilmenlik hislerini kullanabileceğiniz tek insandır. Dosttur.

Ama aşk başkadır tabi.
Evlilik dostluğu bitiren tek şeydir. Eğer en iyi dostunuz evlenmişse boktur, sen bekarsındır ve yenge dediğin o ayırgan olgu canını acayip sıkmaktadır. Ataşlar (ben ataç diyorum ama kutusunun üstünde ataş yazıyor hangisi doğru acaba?) aramaktasındır...
Bide en iyi dostunun evlenmesinden sonra duyabileceğin yegâne kelime Annenin ağzından çıkacaktır; bak kankanda evlendi, bi sen kaldım kuzucuğm.
Bu laf üzerine çok sıkılırsın. Sanki sen evlenmek istememektesindir gibi algılanır, oysa aranan kan bulunsa derhal vucuda enjekte başlayacaktır. Ama ortada ne kan nede Aşk vardır.

De-leri da-ları ayrı yazmaktan vazgeçeli, Edebiyat öğretmenime aşık olduktan sonraki döneme denk gelmektedir.
Dilbilgisine özen göstermek gibi bir gayretim yok.
4 yıldır Türk Edebiyatı dergisi okuyorum.

Ne Mutlu Türküm diyene
iyi dersssler arkadaşşlaaarrrr
saaaaaaaoğll...

photograph: örgüt çaylı
foto mekan: beyoglu

No comments: